11 Ekim 2010 Pazartesi

Son Günlerde Yaptıklarımız




Rahmi Koç Müzesini gezdik. Çok keyif aldık. Hİç kucaktan inmeyen Eylül, hiç kucağa çıkmadı.


Kalede fasıl eşliğinde kurtlarımızı döktük. Sadece (büyük anneanne hariç) kadınlar gecesi yaptık.




Biraz boya, biraz gülen adam yapıştırmaca yaptık.




Biraz dikiş dikip, sonra da eserimizi süsledik. (Kelebeği ben yaptım.)


Biraz poz verdi. (Dil sürekli dışarıda. Ancak böyle poz veriyor.)



Yelken Oyuncağı ziyaret ettik, yağmurdan sırılsıklam, rüzgardan buz gibi olmak pahasına. Oradan aldığımız takvimi duvarımıza astık. Tokalarımız için de kurdele ayarladık.

Binbirçiçek Çocuklar Evinde Hilal hanımdan Montessori'yi dinledik.

Köstebek pasta yaptık.


Şiddetli yağmurun altına çıktık. 10 dakika sonra Eylül şemsiyesini rüzgardan kurtarmak için kendi etrafında istemeden bir tur atınca çok korktu ve eve çıktık.



Süslenip püslenip kreşe gittik.




Arkadaşların köy evinde akşam yemeği yiyip yattık. Sabah kahvaltıdan sonra kendimizi dağa attık. Eylül yine babasının, bir ara Bekir amcasının omzundaydı. Tam yürümeye karar verdiği an dikenlerin içine düştü. Sol bacağı dizden ayak bileğine kadar delik deşik oldu. İki elinden dakikalarca diken ayıkladık. Eylül arabaya mı dönelim, yürümeye devam mı edelim dedik, yürümeye devam edelim dedi. Kısa bir süre sonra artık elim acımıyor dedi. Sonra da balık yemeğe gittik.







2 yorum: