24 Aralık 2012 Pazartesi

Eylül'den İnciler 2

Cips yerken:

Ben: Alabilir miyim Eylül?
Eylül: BAna sormana gerek yok. Kendi başına alabilirsin. Ben izin veriyorum.
Ben: TEşekkür ederim. (05.07.2011)

Mutfakta yağlı kaşık yere düşünce:

Ben: Ay olamaz.
Eylül: N'oldu anne?
Ben: Kaşık yere düştü.
Eylül: Yeri silmen mi gerekecek?
Ben: Evet ya.
Eylül: Ama silmeyi istemiyorsun?
Ben: Evet, hiç istemiyorum.
Eylül: İstemezsen silme.
Ben: Ama yer yağlı kalır.
Eylül: O zaman silmen gerekir. (Maalesef bu konuşmanın tarihini yazmamışım.)

17 Aralık 2012 Pazartesi

Ülkü'nün Kızı Berrasu Hasta Olmuş

          İnşallah iyileşecek Berrasu kızımız ve annesiyle etkinlikler yapmaya devam edecek. İnşallah 10 kere yatmaya bile gerek kalmadan çabucak iyileşirsin Berrasu Ada. Dualarımız sizinle.

http://berrasukuzusu.wordpress.com/2012/12/15/kuzuma-yavruma-losemi-dediler-icim-yaniyor/

Berrasu Ada için kan bağışı yapmak isteyenler: http://berrasukuzusu.wordpress.com/2012/12/17/kan-bagisi/


Berrasu Ada  Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji Onkoloji Bölümünde yatıyor.

Twitter'da bir başlık oluşturdum.

5 Aralık 2012 Çarşamba

Yemeeeeeeeekkkkkkk Yeeeeeeeee

             Başlıktan da anlaşılacağı gibi yemek yeme konusunda zıvanadan çıkmış bulunmaktayım. Dün artık yemeğini yememek için iki sandalyenin üzerine yatmasıyla kendimi kaybettim. (ki 5 yıldır yemek konusunda çok az kasmışımdır Eylül'ü) Elimdeki metal kaşığı cam tabağıma, cam tabağımı da cam masaya olanca gücümle çarptıkktan sonra "yeeeeemeeeeeeeğiiiiiiiiiinnnnnnnnnnnnniiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii yeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee" diye avazım çıktığı kadar bağırdım. İçeriden eşim geldi, küçük çocuğu arada kaynamasın diye kucağına aldı ve sadece bekledi. Elime büyük yemek kaşığı (hâlâ tatlı kaşığıyla yemek yiyor) alıp "artık sana ben yedireceğim, aç ağzını" dediğimde de korkudan elleriyle yüzünü kapatarak ağlamaya başladı. Eylül birşey yapmıycam aç ağzını dedim. Kendim yemek istiyorum dedi. İyi dedim, bitir o tabağı, bundan sonra yemeklerimiz bu şekilde yenecek Eylül, hadi bakalım gibi cümleler kurdum. Kızgınlık anında tabağına biraz daha koyacağım ve hepsi bitecek, bu da benim sana cezam diyerek tabağına koyduğum fazlalıkları yiyemeden "anne kakam geldi" diyerek tüydü ve haliyle geri gelmedi. 

          Eylül benim sinirleneceğimi hissedince, gülmeye başlıyor. Savunma mekanizması kurmuş bu şekilde. Sanki sinirlenince dövüyorum gibi. Ben bu gülme olayının nedenini  farkedince uzun uzun konuşmaya başladım Eylül'le. Ondan ne yapmasını beklediğimi, benim neye sinirlendiğimi, onu üzmek istemediğimi, onu sevdiğimi falan söylüyorum. Sakinleşiyor anında.

            Uykusu geldiğinde de gülme krizine giriyor. Gel tatlım, senin çok uykun geldi, biraz sarılalım diyorum. Kedi gibi geliyor, kafasını omzuma koyuyor. Canım benim, tatlı kızım, uykusu mu gelmiş kızımın, yatalım mı artık gibi yumuşak bir ses tonuyla, ninni tarzında birşeyler söylüyor, sırtını sıvazlayıp yatağına götürüyorum. (Artık iki bebişte kendi yataklarında yatıyor). Her akşam masaj faslımız var zaten. Masaj yaparkende o günün kritiğini yapıyoruz. Harika bir zaman geçiriyoruz.

           Bazan kardeşi ikimizi de çok bunaltıyor. Hem bizi yalnız bırakmıyor hem de yaptıklarımızı bir hışım bozuyor. Eylül'de benimle birşeyler yapmak istiyor, kardeşi bozunca da sinirleniyor. Ama kardeşine karşı benden çok daha yapıcı. Bazan kızmakta gerçekten çok haklı. Aslında bazan değil de her kızmasının, bağırmasının haklı bir nedeni var.

Kitap Kazandım

             Bir Dolap Kitap'ın bir ay önce hediye ettiği "Puldan Taştan Lahanadan" kitabını kazanan talihli benim. İş yerimden BDK'ya giremediğim, evde de nete pek uğrayamadığım için kazandığımı biraz geç fark ettim. Kitap bizim ilk Sevim Ak kitabımız olacak. Böylelikle Sevim Ak'a bir açılış yapmış olacağız. Aslında "kitap kazandım" ifadesi yanlış oldu. "Benim vesilemle Eylül kitap kazandı" demem doğrusu. Sonuçta çocuk kitaplarını henüz kendim için almaya başladım.

9 Kasım 2012 Cuma

Eylül'den İnciler

06.11.2012
Arabada:
Ben: Baki, Cumartesi günü Latin Dansları kursuna gidelim mi beraber?
Baki: Hayatta gittem.
1 saat sonra evde:
Eylül: Anne, siz babamla ikiniz kursa gitseydiniz Ekin'le bana kim bakacaktı?
Ben: ııııııı,şey, dönüşümlü bakardık kursta, ıııııııı. Eylülcüm hahahaha aslında ben hahahaha işin o kısmını hiç düşünmemiştim. hahahaha. 
Baki: Yaaaaaa.

08.11.2012
Ben: İkinizide çok seviyorum.
Eylül: Anne, biz başkasının çocuğu olsaydık ne yapardın?
Ben: Anneniz başkası olsaydı mı?
Eylül: Evet.
Ben: Keşke Eylül benim çocuğum olsaydı diye ağlardım.
Eylül: Öyle bir laf etmezdin,değil mi?. O zaman bizi bilmezdin bile.

(gerizekalı mıyım neyim? :)) )

22 Ekim 2012 Pazartesi

Ankara

                   Tatil olunca Ankara'ya gidilir gibi bir tavrımız var bizim. Fırsatları pek kaçırmıyoruz buraya gelmek için. Yolumuzu gözleyende olunca gelmemek olmaz ama, değil mi?

19 Ekim 2012 Cuma

İletişim Donanımları - Keşke'siz Bir Yaşam İçin İletişim

              Doğan Cüceloğlu'nun kitabı. Ben göya Nutuk'u okuyacaktım. Sivas kongresinden sonra araya bir iki kitap kattım. Bu kitabı okumanızı öneririm. Çok bilgilendirici, geliştirici, yön verici bir kitap. Yazarın her konu öncesi, bir önceki konunun özetini geçmesi, kitabın sonunda maddeler halinde özet sunması ders kitabı niteliğinde olmuş ve bence çok güzel olmuş. (büyük bir ihtimallede ders kitabı olarak okutuluyordur diye düşünüyorum :) ) Diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum ama annemin yıllar önce bana hediye ettiği İçimizdeki Biz  kitabını okuyamamıştım. O yüzden de korkuyorum diğer kitaplarını okuma girişiminden. 

                Ayrıca http://www.dogancuceloglu.net/tvprogrami izlenmeli. İzlemek, dinlemek çok zevkli.

18 Ekim 2012 Perşembe

Evde miyiz, değil miyiz?

        Eğer Eylül'ün yapıp, delip benim de ip geçirip kapıya astğım kapı süsümüzde sadece kapı resmi görüyorsanız evdeyiz demektir. Gelebilirsiniz. Yok eğer kız resmi görüyorsanız dışarı çıkmışız, evde yokuz demektir. Lüften kapı süsümüze göre hareket ediniz efenim. :)



5 Ekim 2012 Cuma

Okul Alışverişi

                 Eylül, yıllar önce kreşe yarım gün olarak başladığında ilk işim sırtına okul çantası alıp takmak olmuştu.Hayır yani ne olacaksa. O daha olayı anlamadan ben heyecan yapıp işi abartmıştım. Gerçi abartmak benim göbek adım gibidir. Birinci doğum gününde de bisiklet almıştım, yürümeye başladığı için. Üç dört ay sonrada ilkokul formasını almayı düşünüyorum. Göz aşinalığı olsun, okul dönemi bir de kafayı formaya takmasın diye. Manyak mıyım neyim. Neyse efendim, Çarşamba günü Suna abla ertesi gün okul alışveriş listesi vereceğini söyledi. Ardından da Eylül'ü uyardı : "Anne ve baba ne zaman uygun olursa o zaman alınacak" diye. Hani çocuk kafayı onları takıp burnumuzdan getirmesin diye. Ertesi gün listeyi aldığımda "bu saate kadar zor dayandım Suna abla, telefon açıp isteyecektim neredeyse" dediğimde bayağı bir güldü Suna abla. Eylül'ün umrumda bile değil ki, hafta sonu alsak sesini çıkarmayacak garibim. Listemizi aldık, eve gidip anneanne ve dedemizin gönderdiği kırtasiye malzemeleri içinden istenilenleri okul çantasına koyup olmayanları almak için aceleyle alışverişe gittik. Ne kadar güzel bir şey yarabbim, bebişin büyüyor ve okul için alışverişe çıkıyorsun. Aldıklarımızın fotosunuda çektim. Anısı olsun, değil mi ama?


Not 1) Fotoğraftaki çanta benim yıllar önce aldığım okul çantası değil. Bu çantayı babası almıştı.

Not 2) Hayır, fotoğraftaki o ayakları yemek gibi bir şansınız yok. :))

3 Ekim 2012 Çarşamba

60 Ay

Eylül kuzusu 60 ayını doldurdu. İlk okula kaydı bile çıktı. Ama biz kötü anne-baba ilk okul yerine anaokuluna gönderdik. :) Kızımız şimdi anaokullu. 

Doğum gününü okulda kutladık. Geçen yıl da okulda kutlamıştık ve o zaman kucağımda 1 aylık Ekin hanımda vardı. Bu sefer Eylül "Anne Ekin'i de getir" dediği halde "getiremem kızım, uğraşamam onunla" açıklamasıyla götürmedim. Kızım, ben , öğretmenleri ve arkadaşları kutladık. Akşamında da halası aldığı kedili elbiseyi verdi. Meliha teyzesi de beyaz bluz ve kırmızı pantolon almış ama önceden verdi, eve gelmedi. Babası Bilgiçarkı diye bir oyun almış. Eylül'den çok Ekinek ilgilendi. Eylül'de babasının Eylül'e aldığını iddia ettiği ama aslında çaktırmadan Ekin'e aldığı minik toplarla oynadı. Ben de kızıma BDK'nın da tavsiyesiyle üç boyutlu Küçük Prensi aldım. İyiki almışım, çok beğendim.  

Doğum günün kutlu olsun tatlı minicik ablam. Büyüdüğü için değil kardeşi olduğu için abla olan küçücük minicik kızım. Seni çok seviyorum.






6 Eylül 2012 Perşembe

25

           Ulusumuzun başı sağolsun. Yazık, çok yazık. Allah sabır versin sevenlerine, yakınlarına. Her güne şehit haberleriyle başlıyoruz.Yazık.

5 Eylül 2012 Çarşamba

Okul Fobisi

         Çok uzun bir aradan sonra Eylül kuzusu tekrar okuluna gitmeye başladı. Ağlaya ağlaya ilk güne başladı. Aslında Pazartesi başlatacaktık ama babası okul müdürüyle görüşüp öyle başlayalım deyince bir iki haftalık Pazartesi'ye alıştırma çabalarımız boşa çıktı ve Salı günü başlatmaya karar verdik.

       Benim Eylül'ü tekrar okula hazırlamak için yaptığım çok bilimsel konuşmalarda (!) "artık anaokuluna başlıyorsun bıdı bıdı bıdı büyüdün" falan işte diye cümleler yer alıyordu. Meğer ben anaokuluna başlayacağını söyleyince benim minik kuzum, arkadaşlarının alt sınıfta kalacağını sadece kendisinin 6 yaş grubuna gideceğini sanmış. Pazar akşamı bana diyorki "Ama ben daha 6 yaş olmadım ki, 6 yaşa gitmek istemiyor, sadece arkadaşlarımın yanında olmak istiyorum" . Yarabbim ben ne zaman iyi bir anne olacağım? Saçma sapan açıklamalarımla yavrumu ne kadar korkutmuşum. Tamam canım arkadaşlarının yanında kal dedim. Tamam dedi. Ama ben bilimselliğe devam ederek "zaten hep birlikte 6 yaş grubuna geçeceksiniz, diğer 6 yaş olanlar da ilk okula başlayacak" dedim. Ama bir kere kız benim yüzümden nefret etti. Pazartesi Suna ablayla yaptığımız görüşmede  "Eylül'e 6 yaşdan hiç bahsetmeden, okula gideceğini ve arkadaşlarıyla birlikte olacağını" söylememi istedi.

         Akşam okuldan almaya gittiğimde gayet mutluydu. Öğretmenine de söz verdi ağlayarak gelmeyeceğine. Evde de keyfi yerindeydi. Dedesiyle anneannesinin gönderdiği kırtasiye paketini de görünce çok mutlu oldu. (Pakettekilerin fotoğrafını sonra eklemeye çalışacağım.) Ben çıktığımda uyuyordu, okula babası götürecek. Bana da tembih ediyor "ben uyuyorsam uyandırmayın, benim kendim uyanmamı bekleyin" diye. Bugünü ve araya hafta sonu girdikten sonra ki diğer günler nasıl geçecek, nasıl okula gidecek çok merak ediyorum.

30 Ağustos 2012 Perşembe

30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun

                Biz her bayram olduğu gibi bu bayramda çocuklarla birlikte Atatürk Meydanı'nda Atamız ve silah arkadaşları için saygı duruşunda bulunduk ve İstiklâl Marşımızı okuduk.  Zafer Bayramımız kutlu olsun.

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Tatil, Memleket,Doğum Günü,Bayram ve Arası

Çok uzun zamandır yazamadığımı biliyorum ama yazma isteğim de tatile çıkmıştı bizim gibi. Artık tatil bitti, normal hayata merhaba diyelim ve yokluğumuzda neler yaptığımızı fotoğraflarla anlatmaya çalışayım.Yalnızca çok fotoğraf olduğu için bir türlü düzenleyemedim.


 Tatil için Mersin'e giderken yolda mola verdik. Babası Eylül'e çok istediği şnorkeli aldı.
 Sürekli havuzdaydık. Eylül çok uzakta kaldı.
 Baba ve Ekin.
 Memleketimiz Ağın'a giderken bir böyleydik,

 Bir böyleydik,

 Bir de böyleydik,

 Ağın'da halamız ve kuzeni Ecrin'le birlikte Ekin hanım.
 Ağın'da lokanta da.

 Keban barajı.
 Çekilen fotoğraflara bakıyor abla kardeş.
 Babam kedileri besledi, biz de foto çektik.
 Ağın'dan dönerken Arapgir üzerinden gittik. Burada yıllarımız geçti bizim.
 Babamın uzun süre doktorluk yaptığı özel muayenehanesi. Oturduğumuz evi de aradım ama bulamadım. Burayı da elimle koymuş gibi buldum. Hey gidi günler.
 Tatil dönüşü balkonda havuz sefası. Güneşliğimiz bile var. :)
 Ablasının da böyle fotoğrafları var. Kızın favori yeri burası.
Sokakta bisiklet sefası.
 Evde bisiklet sefası.
 Eylül'ün benim için yaptığı sürpriz resimlerden biri.
 11 Ağustos'ta küçük kızımızın doğum gününü dondurmayla kutladık.
 Bir yıl önce saat 22.03'te karnımdan çıkan Ekincik, bir yıl sonra aynı gün ve saatte yatakta mışıl mışıl uyuyor.
Eylülle oyun hamurundan yaptığımız bir çalışma. Denizde dalgamız bile var.
 Trambolinde abla kardeş.
 Bu aleti yapmak kimin fikriyse bilsin ki; Eylül her binişinde sövüyorum ona. :) Ne bu be. Bacaklarım titriyor resmen. Eylül'de bana bağırıyor "anne sen sus tamam mı, karışma sakın. Sen bakma." görevli oğlana bağırıyor "daha yükseğe, daha yükseğe"
 Bayram bizim için, bizi dört gözle bekleyen büyüklerimizi görme, ziyaret etme anlamı taşıyor. Dedenin torunlarına hoşgeldin karşılaması.
 Dedeyle sohbet.
 Burdaki muhabbet neydi ki?
 Büyük dedemiz. Ekin'i kucağına almaya, onu sevmeye bayılıyor.

 Dedesinin aldığı ayakkabıları kardeşine giydiriyor.
 Bayram dönüşü park keyfi. Babası gibi ehlikeyf.
 Yataktan iniş.
 Yatağa çıkış.
 Oh be, sonunda zirve.
 Kardeşe yardım.
 Yanlış anlaşılmasın, burası benim iş yerim.
 Eylül'ün ilginç resmi.
 İlla ki ablayı rahatsız edecek.
 Kız rahat resim yapsın diye kutu koyduk. Hatun geldi üstüne çıktı.
 Tuğra'yla birlikte iş yerimde benim masamda resim yaparken.