23 Ağustos 2010 Pazartesi

Senaryolar

Kendi ütüsüyle ütü yaparken aklına senaryolar gelir.
- Sen bebek ol, elini böyle yap (ütüye ellememi söylüyor) elini böyle yap (elimi acıyla sallamamı söylüyor) ağla, böyle yap. (gözlerimi ovuşturmamı söylüyor)
Tamam diyorum, Eylül ütü yaparken aynen söylediklerini yapıyorum bir yandan da ağlıyor, inliyorum. Hemen ütüyü bırakıyor (söylediklerinin hepsini yaptıktan sonra) sarılıp, ağlama tatlım diyor.
- Sen içeriye git , oraya yat. Ağla, beni çağır. Ben geleyim diyor.
Yine tamam diyorum, tıpış tıpış içeri gidip yatıp ağlamaya başlıyorum anne gel diye. Geliyor, yüzümü okşuyor, ağlama aşkım, geldim diyor.
- Hadi bu sefer sen içeri git, her zaman yaptığın gibi uyanıp tıpış tıpış yanıma gel, sarılayım sana diyorum. Kabul ediyor. Gidiyor, yatıyor, biraz uyuyor numarası yapıp geliyor. Bende ütümü bırakıp, ay canım gelmiş, aşkım gelmiş, günaydın hayatım, çok özledim seni'lerle sarılıyorum, kucağıma alıyor, bir dakikalık ayrılığın acısını çıkarıyorum.
- BAbası bazen bebek oluyor. İkisini izlerken gülme krizi geçiriyorum. Baba sen bebek ol, ben anne olayım. Sen ağla ben sana ağlama diyim tamam mı?

19 Ağustos 2010 Perşembe

Eylül...

- Ellerini kapı kirişlerine koyup yolumuzu kesiyor. Bunu özellikle de bana yapıyor. Anne susadım diyor, su getirmek için kalkıyorum, koşarak kapıya gidip yolumu kesiyor.
- Tamam bütün gün beni de görmüyor, babasını da. Ama akşam benimle buluştuktan 2 saat sonra babasını görüyor. Yinede anne susadım, anne çişim/kakam geldi, anne beni kucağına al, anne ben çok yoruldum, anne acıktım nazlanmalarını bana söylüyor.
- Gece aramızda yatarken uyanıp suyunu benden istiyor. (Babası öğretmen ve 2 ay tatil yapıyor) Kızım babandan iste diyorum, hayır senden istiycem diyor.
- Acayip konuşuyor. Herşeye lafı var. Hiçbir lafın altında kalmıyor. Çok da mantıklı cümleler kuruyor, çok güzel mantık yürütüyor.
- Elleri sürekli saçlarında. Ya ağzına alıp çiğniyor, yada sürekli kıvırıyor. Ellerini hiç rahat bırakmıyor. Çok sıkıldığında yada yabancıların yanında parmağını ağzına sokmak, dirsekten itibaren parmak ucuna kadar kolunu yalamak, avcunu yalamak gibi davranışları var.
- Makas kullanmaya bayılıyor. Eline ne geçerse kesiyor. Boya kalemleri, kendi yaptığı harika resimler, fotoğraflar. Kızım sadece kağıt kesmek için kullan diyorum, hayır illa boya kalemlerini de kesecek.
- Parmak boyasını eline aldığı zaman, iki elinide sıvıyor boyaya, sonra da gidip 2 saat ellerini yıkamak bahanesiyle suyla oynuyor. Parmak boyası olmayınca da sayıklıyor, anne, şey, ıııı, ben parmak boyasıyla oynıycam. Kızım parmak boyası yokki, bende öyle diyom işte, olunca oynıycam diyom.
- Su ve toprak hastası. İkisiyle oynamaya bayılıyor.
- Odasının şeklini hep O'nun yanında değiştiriyorum, güzel olmuşmu diye soruyorum. Her defasında aaaaaaaaa ne güzel olmuş diyor.
- Babasıyla her oyununda kahkahalara boğuluyor.
- Gezmeyi çok seviyor. Ama yürüyerek yada bebek arabasında değil. Kesinlikle benim kucağımda. Önüme geçip, kollarını yanlara açıp,anne yoruldum, anne kucak diyor.
- Ankara'ya gitmeyi, oradaki akrabalarını görmeyi çok istiyor. Ankara ve dededen bahsedince hemen hayvanat bahçesi anılarını anlatmaya başlıyor.
- Geçen gün (Cumartesi günü) ilk kez Işıl'la telefonda uzun uzun konuştu. Karşılıklı sohbet ettiler, kedisini sordu.
-Şarkıları ezberliyor, benim O'na şarkı söylememi istiyor. "Anne bana şarkı söyle" "Ellerim tombik tombik" "hayır onu değil" "hangisini?" "ııııııı, bir gün bir gün bir çocuğu"
- Kek, pasta yapmayı hamurla rahatlıkla oynayabildiği için çok seviyor. Dün yaptığı kek harika oldu.
- Süslenmeyi pek seviyor. Saçlarını keyfi olduğu zaman tarıyor yada taratıyor, tokayı kafasında tutmaktan sıkılıyor ama saçlarından da sıkılıyor ama saçlarını kestirmiyor da. Ruju ojeyi çok çok güzel sürüyor.
- Markette, oyuncakçıda hayırdan anlıyor. Ama ayın 15inde almak için söz verdiğim bir oyuncağı ayın 15inde istiyor. Sen bana bunu alacaktın diyor.
- Kim olursa olsun kendisinden başkasıyla konuşmama izin vermiyor.
- Banyoda olsun 2 dakika yalnız kalmama izin vermiyor.
- Her akşam ne kadar yorgun olursa olsun illaki kitap okumak istiyor. Resimlerden birşeyler anlatmamı, okumama tercih ediyor.
- Eğerki ben sinirliysem yada iş yapıyor ve kendisiyle ilgilenmiyorsam anne bana kitap oku diyor yada anne dergi yapalım diyor. Onları yapmayı sevdiğimi bildiğinden, onları yapmak için işimi bırakacağımı yada onların beni sakinleştireceğini düşünüyor. Aslında yapmak istediği için değil, birlikte birşeyler yapmamız için istiyor.

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Yaptıklarımız



Perşembe günü ( 5 Ağustos) Eylül'le yeni açılan Burger King'e gittik. Çok güzel oturdu, yemeğini yemedi, (yemesin zaten, hamburger) Eylülcüm bak sen ilk kez hamburger yiyorsun, böyle yersen dökülmez dedim ama yemedi, karnı çok aç değildi zaten. Çıkarkende minicik parkında kendi kendine vakit geçirdi. Bir ara küçücük dik kaydıraktan çekindi beni çağırdı, ufacık yerlerden zar zor geçip cesaret verip geri çıktım.


Cuma günü (6 Ağustos) Meliha teyzesi, kızı Şaziye, halası Gamze Kent Ormanına gittik. Burayı çok seviyorum. Hem Eylül trambolinde keyif yaptı, hem oturup çay içtik, hem tavşan kovaladık, hem Eylül Şaziye'ye eziyet etti.


Lastik Geçirme çalışmasını nasıl yapabilirim diye düşünürken buradaki bir mağazada bu plastik tablayı buldum. Tavsiye ederim.



Kızıma rahat temizlik yapabilmesi için ne zamandır almak istediğim fısfıslı şişelerden aldım. Çok sevdi. Anne ben iş yapıcam diyor. Sehpayı, dolapları temizliyor.


Kullanmadığımız pastel boyalarımızı aldık, küçücük silikon kalıplara koyduk, erittik, çıkınca karıştırdık, ince tel geçirdik, buzlukta soğuttuk, sonra da onlarla resim yaptı.

Mutfak balkonumuza taşıdığım havuzda ben sandalyade oturup ayaklarımı sokuyorum, Eylül yüzüyor, balık tutuyor, su yatağını ikiye katlayıp dinleniyor yada su yatağının ucundan tutup suyun içinde gezdiriyorum. Güzel oldu. Suyla olmak iyi geldi. Hem yoruyor, hem dinlendiriyor. (Havuzu hortumla doldurdum tabii)


Pazartesi günü (9 Ağustos) Eylül'le ablası ve oyun arkadaşı bu dönem 1. sınıfa başlayacak Nazire'yi parka götürdüm. Arabanın arkasında kovası vardı, Eylül kovasını istedi. 1 saat parkta koşup, toz toprakla uğraştıktan sonra 1 kova toprakla eve geldik. BAlkonda kovasına su koyduk, arada bir banyodan pet şişeye su doldurup getirdi. O zaman farkettimki hiç kum yok, hep minik minik taş. Şişeyi suyun içine koydu, huni getirdim huni çalışmaları yaptı. Şişeyi suya batırınca sudan hep baloncuk çıktı. Çok hoşuna gitti. Şişenin içi boş gibi duruyor ama içinde hava var, suya sokunca da içindeki hava çıkıyor dedim. 1 saat falan uğraştı. Su olsun, çamurdan olsun işte. :)

Çok Yönlü Gelişimsel Eğitim Seti

6 dergilik bu setin ilk 4 dergisini bitirdik ve dünde 5 ve 6. dergilerine başladık. Dergilerle çalışırken 2şerli alıyoruz elimize. 2.kitapta hem kendi sayfalarına ait hemde bir önceki dergiye ait çıkartmalar var. Eylül'ün en sevdiği şeylerden birisi çıkartmaları yapıştırmak. İlk iki dergiyle haftasonu bitirdiğimiz 3.ve 4. dergiler arasına bayağı bir zaman koyduk, uzun süre yapmadık, elimize almadık. Haftasonu ise Eylül çok başarılı bir şekilde tamamladı. İlk iki kitapta "bu sayfada neler görüyorsun, anlatırmısın" diye sorduğumda "anne, bunu yapmayalım" diyordu, son yaptığımızda ise güzel güzel anlattı. Hatta benim dikkat etmediğim, yada büyük olduğum için kendimi şartlandırdığım ayrıntılara dikkat etti ve açıklamalarda bulundu. Matematiğe girişi de bu dergilerle yaptık. 3. ve 4. dergilerde, 2 ve 3 öğretiliyor. Hem nasıl yazıldığını görüyor, hem neyi ifade ettiğini anlatıyorum, hem de parmakla sayı karşılığını gösteriyorum. Eylül bu kaç dediğimde, hemen sayfadaki sayıya bakıp, parmağıyla iki veya üç yapıyor, yani kaç o diyorum, bazen söylüyor bazen söylemiyor. Dergilerin içindeki boyamaları ilk iki dergide yaptırdım ama bütün dergiler o boyalardan nasibini aldı, yani işin cılkını çıkardı. Şimdi burayı şu renge boya bölümlerini yaptırmıyorum. Dün 5. dergiyi yaparken ortasında hayvanların olduğu sayfayı gösterip, buradaki hayvanların isimlerini söylermisin dedim. Zebraya önce zürafa dedi, bir kaç hayvan sonra zürafayı bilince zebraya geri döndüm. Düzeltti hemen, zebra diye. Sadece timsahı bilemedi, papağanada kuş dedi. Fil, aslan, maymun, yılan, zürafa, zebra, papağan,timsah, hepsini pekiştirmiş oldu.



3. dergide Mert'in tuvaletini yaptıktan sonra sırasıyla ne yapması gerektiği sorulmuş ve çıkartma sayfasından sırasıyla çıkartmaların yapıştırılması söylenmiş. Soruyu sorduktan sonraki diyaloğumuz şöyledir:
B: Eylülcüm, Mert'in tuvaletini yaptıktan sonra ne yapması gerekiyor?
E: İnmek gerekiyor. (Çocuğum burada çok haklı, çünkü O önce iniyor ben sonra poposunu temizliyorum.) Elini yıkamak gerekiyor.
B: Poposu?
E: Evet?
B: Yani, poposunu yıkayacak. (çıkartma sayfasından çıkartmayı seçer, alır, çıkarır ve yapıştırır. Bu konuda gayet iyi.) Peki şimdi ne yapması gerekiyor?
E: (Yan sayfayı göstererek) Ağlaması gerekmiyor.
B: Peki ben senin poponu temizledikten sonra ne yapıyorsun?
E: Elimi yıkıyorum.
B: Peki sonra ne yapmış?
E: Anne gel gidip ellerimizi yıkayalım. (Burada da çok haklı, ellerimizi yıkamaya gidicez ki, sonrasında ne yaptığını görsün.)
B: (Benim lavaboya gitmeye hiç niyetim yok, suyla cılkını çıkarır çünkü) Musluğu kapatmış değil mi?
E: Evet.
Sonra yan sayfayı inceledik. Şeker veren amcaya çocuğun ne demesi gerekiyor? Bilmem sen söyle.
Peki Cemre arkadaşını yanlışlıkla düşürmüş. Arkadaşına ne demesi gerekiyor? Kalk. :))
(Üniversite sınavına az kaldı değil mi? Şimdiden başladık biz işte ders çalışmaya.)

Hoşgeldin Ramazan

Herkese hayırlı Ramazanlar dilerim.

5 Ağustos 2010 Perşembe

Yine Birşeyler Aldım

Artık almayacağım diyorum ama kendimi tutamıyorum. Geçen gün sürekli gittiğimiz oyuncakçımız Kukla Life'taydık. Her gittiğimizde birşeyler almıyoruz Allahtan, yoksa maaşımı buraya yatırmam gerekirdi. Kukla'da dolaşırken Eylül bu linkteki makyaj masasının yanından geçiyordu. Hiç ilgisini de çekmezdi. Yeni giren eleman saç kurutma makinesini eline aldı, bak düğmesine basınca hava geliyor deyip Eylül'ün saçına suratına tuttu. Eylül eline aldı, baktı. Sonra tabureye oturdu ve kalkmadı. Makyaj yapıyorum dedi, ablası toka getirdi, saçlarını taradı, oyuncak ruju, ojeyi sürdü. Baktım kızımın çok hoşuna gitti alalım dedim. Eylül gerçekten çok süslü bir kız. Hatta anasına hiç benzememiş diye söylüyor bizi tanıyanlar. İki gündürde sürekli başında zaten.




İkinci aldığım şeyde geçen yıldan beri niyetlenipte istediğim gibi bulamadığım için alamadığım çocuk havuzu. O da bu linkte. Dün akşam iş yerinden pompa aldım, evde Eylül'le şişirdik. 20 kova falan su taşıdım. Ama çok çok yanlış bir iş yaptım, havuzu evin tam ortasına antreye kurdum. Ne akıl ama. Hava soğuk balkona çıkaramam, e Eylül'e de söz verdim akşam pompa getiricem, şişiricem yüzüceksin diye. Her akşam anne şuraya gidelim buraya gidelim diyen kızım elimden tutup anne eve gidiyoz dimi demiş. Elim mahkum antreye yaptım. Akşam eşime Eylül gece bizimle yatsın, kapıyı kapatır camı açarız dedim. Manyakmısın sen, ya gece uyanır kapıyı açar da odadan çıkarsa dedi. Açamaz o kapıyı, heleki biz uyanmadan ama olur mu olur. Akşam yemeğe arkadaşlarla dışarı çıkmıştık. Yemekten geldik, ben Eylül'ü yatırırken babası suyu boşaltmaya çalıştı, bu ne ya dedi, dök dök boşalmıyor, bırakıp gitti. Eylül'de ömrü hayatında ilk kez sıcaklardan uyuyamama modunda bir haftadır, kalktı. Öyle olunca boşaltma işini ben aldım. Dök dök, öldüm bittim, ama azimle suyu boşalttım. Akşam upuzun bir hortumla gideceğim eve. Mecburum yani, yoksa dök dök kova kova suları nereye kadar.





Eylül eğlendiğinde, kahkahalar gülücükler attığında ben dünyanın en mutlu insanı oluyorum. Yok su taşımışım yok oram buram ağrımış hiç gözümde olmuyor. Hayır yorgunluğum olduğu yerde duruyor ama değiyor çocuğumun mutluluğuna.

Yeni Şarkımız

Bir Gün Bir Gün Bir Çocuk şarkısını artık ezbere söylüyor.
Bir gün bir gün bir çocuk, eve de gelmiş kimse yok.
Açmış bakmış dolabı, şeker sanmış ilacı.
Yemiş yemiş bitirmiş, akşama karnı ağrımış.
Annesi doktora götürmüş, yaptığından usanmış.
Dünden beri çalıştığımız diğer şarkı ise:
Ellerim tombik tombik, kirlenince çok komik,
Kirli eller sevilmez, güzelliği görülmez,
Saçlarım bakım ister, hani dişler hani dişler,
Uzamasın tırnaklar, kirlenmesin kulaklar,
Bize sonra pis derler, bize sonra pis derler.
2 yıl önce komşumuzun çocuğu anaokulunda öğrenmiş, bize öğrendiği diğer şarkılarla birlikte mini bir konser vermişti.

3 Ağustos 2010 Salı

Ah Tatil Ah, Ben Seni Çok Sevdim

Tatile gidebilen hem de ailecek gidebilen hem de güzel bir yere gidebilen şanslı insanlardanız. Geriye anılar ve fotoğraflar kaldı. Keşke halâ tatilde olsaydık, güneşleniyor ve cup cup havuza atlıyor olsaydık. Neyse, uyandık ve gerçek dünyadayız. Deniz pis olduğu için giremedik ama havuzda keyfimize diyecek yoktu. Havuz, oyun parkı, yemekhane, çay bahçesi hepsi bir arada. Havuzda Eylül önce bize sarılıp durdu, sonraki günlerde simitle de kolluklada yüzdü. Hızını alamadı, kenardan simitle (oturarak tabii :) ) havuza atlamaya başladı.





(Dedesine balon üflüyor)

(Burası Mersin/Yeşilovacık. Atatürk heykeline çıkmak istedi, hemen yanında şehitlerimiz ismi yazılı. Burası Şehitlik ve Çocuk Parkı diye geçiyor. Hemen yanında çocuk parkı var.)
Perşembe gecesi eve geldik, Cuma günü öğle yemeğinden sonra dışarıya çıktık. Rüyamızda görmüş gibi Müzeye gittik. Akşam Özsüt'e dondurma yemeye gittik, Kathy'i de çağırdık, hep beraber oturduk. Akşam da Bekir ve Kathy'yle birlikte bizde yemek yedik.

Yayınlanmamış Fotoğraflarımız





Aslı teyzesinin evinde süslenmiş halde. (Taaa kışın)


Bu fotoğrafı da tatil dönüşü çektik. En sevdiği şeylerden birisi trambolinde zıp zıp zıplamak.












Kek saklama kabının arkasını gruplandırma çalışmaları için kullanabilirsiniz.








Kek yapmaya bayılıyor. Malzemeleri ben koyuyorum tepsinin içine, ölçüleriyle söylüyorum (bir buçuk su bardağı şekeri koyup, 3 yumurtayı içine kır gibi) Eylül'de karıştırma kabına koyup gerekli işlemleri yapıyor.








Sayı boncukları. (100lük'te yapmıştım ama fotoğrafı yanımda değil, sonradan ekleyeceğim.:)







Bükülebilir tel alıp ucunu büküyorsunuz. Boncukları dizdikten sonra kesip büküyorsunuz.




Eylül için yaptığım bir kaç faaliyetten örnekler: (Kaynak adreslerini daha sonra yazacağım.)


Yuvarlağı boya kalemleriyle boyadım, mandallarının ucunada yuvarlak renk işaretleri koydum. Her mandalı ait olduğu rengin üstüne tutturması gerekiyor.






En üstüne koyduğumuz geometrik şekillerin altına o şekille aynı olan şekilleri yada eşyaları yerleştiriyoruz.





Kartonları ebatları aynı olacak şekilde kesip, üstüne başka bir kartonda sayıları kesip, boyayıp yapıştırdım. Matematik çalışmalarına girmiş olduk. Bunları sonradan bantladım, üsttekileri çıkarmasın diye.



Yandaki şekillerde yer alan hayvanları, araçları, meyveleri vs. yanındaki boşluklara yerleştirdiğimiz yapbozumuzun taşlarını boyayıp, üstüne harfleri yerleştirdim. Sonrada bantladım.