19 Ağustos 2010 Perşembe

Eylül...

- Ellerini kapı kirişlerine koyup yolumuzu kesiyor. Bunu özellikle de bana yapıyor. Anne susadım diyor, su getirmek için kalkıyorum, koşarak kapıya gidip yolumu kesiyor.
- Tamam bütün gün beni de görmüyor, babasını da. Ama akşam benimle buluştuktan 2 saat sonra babasını görüyor. Yinede anne susadım, anne çişim/kakam geldi, anne beni kucağına al, anne ben çok yoruldum, anne acıktım nazlanmalarını bana söylüyor.
- Gece aramızda yatarken uyanıp suyunu benden istiyor. (Babası öğretmen ve 2 ay tatil yapıyor) Kızım babandan iste diyorum, hayır senden istiycem diyor.
- Acayip konuşuyor. Herşeye lafı var. Hiçbir lafın altında kalmıyor. Çok da mantıklı cümleler kuruyor, çok güzel mantık yürütüyor.
- Elleri sürekli saçlarında. Ya ağzına alıp çiğniyor, yada sürekli kıvırıyor. Ellerini hiç rahat bırakmıyor. Çok sıkıldığında yada yabancıların yanında parmağını ağzına sokmak, dirsekten itibaren parmak ucuna kadar kolunu yalamak, avcunu yalamak gibi davranışları var.
- Makas kullanmaya bayılıyor. Eline ne geçerse kesiyor. Boya kalemleri, kendi yaptığı harika resimler, fotoğraflar. Kızım sadece kağıt kesmek için kullan diyorum, hayır illa boya kalemlerini de kesecek.
- Parmak boyasını eline aldığı zaman, iki elinide sıvıyor boyaya, sonra da gidip 2 saat ellerini yıkamak bahanesiyle suyla oynuyor. Parmak boyası olmayınca da sayıklıyor, anne, şey, ıııı, ben parmak boyasıyla oynıycam. Kızım parmak boyası yokki, bende öyle diyom işte, olunca oynıycam diyom.
- Su ve toprak hastası. İkisiyle oynamaya bayılıyor.
- Odasının şeklini hep O'nun yanında değiştiriyorum, güzel olmuşmu diye soruyorum. Her defasında aaaaaaaaa ne güzel olmuş diyor.
- Babasıyla her oyununda kahkahalara boğuluyor.
- Gezmeyi çok seviyor. Ama yürüyerek yada bebek arabasında değil. Kesinlikle benim kucağımda. Önüme geçip, kollarını yanlara açıp,anne yoruldum, anne kucak diyor.
- Ankara'ya gitmeyi, oradaki akrabalarını görmeyi çok istiyor. Ankara ve dededen bahsedince hemen hayvanat bahçesi anılarını anlatmaya başlıyor.
- Geçen gün (Cumartesi günü) ilk kez Işıl'la telefonda uzun uzun konuştu. Karşılıklı sohbet ettiler, kedisini sordu.
-Şarkıları ezberliyor, benim O'na şarkı söylememi istiyor. "Anne bana şarkı söyle" "Ellerim tombik tombik" "hayır onu değil" "hangisini?" "ııııııı, bir gün bir gün bir çocuğu"
- Kek, pasta yapmayı hamurla rahatlıkla oynayabildiği için çok seviyor. Dün yaptığı kek harika oldu.
- Süslenmeyi pek seviyor. Saçlarını keyfi olduğu zaman tarıyor yada taratıyor, tokayı kafasında tutmaktan sıkılıyor ama saçlarından da sıkılıyor ama saçlarını kestirmiyor da. Ruju ojeyi çok çok güzel sürüyor.
- Markette, oyuncakçıda hayırdan anlıyor. Ama ayın 15inde almak için söz verdiğim bir oyuncağı ayın 15inde istiyor. Sen bana bunu alacaktın diyor.
- Kim olursa olsun kendisinden başkasıyla konuşmama izin vermiyor.
- Banyoda olsun 2 dakika yalnız kalmama izin vermiyor.
- Her akşam ne kadar yorgun olursa olsun illaki kitap okumak istiyor. Resimlerden birşeyler anlatmamı, okumama tercih ediyor.
- Eğerki ben sinirliysem yada iş yapıyor ve kendisiyle ilgilenmiyorsam anne bana kitap oku diyor yada anne dergi yapalım diyor. Onları yapmayı sevdiğimi bildiğinden, onları yapmak için işimi bırakacağımı yada onların beni sakinleştireceğini düşünüyor. Aslında yapmak istediği için değil, birlikte birşeyler yapmamız için istiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder